ne demek? TDK Sözlük anlamı nedir?

17

Tartıda çok çeken; kilolu, sakil, hafif karşıtı

Telaffuzu

:

Tipi / Türü;

sıfat

Hecelenişi / Hecelemesi;

ağır


Çapı, boyutu büyük

Kullanımı;

"Ağır top."

► yavaş

Kullanımı;

"Adam ağır adımlarla gelip masanın başına geçiyor."

► yoğun

Kullanımı;

"Evin sofasına girer girmez kendisini ağır bir duman karşıladı."

Çok az işiten (kulak)

Gösterişi fazla olmayan, ciddi olan

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi."

► değerli

Kullanımı;

"Hiçbir yerden bir ses çıkmamış, kimse bir söz söylememişti. Yalnız Yumru kendi kendine taş yerinde ağırdır dedi."

► çetin

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu."

Sıkıntı veren, bunaltan; sakil

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Sanki ağır bir yükün altından kurtuldum."

Dokunaklı, kırıcı, insanın gücüne giden

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum."

► ağırbaşlı

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı."

Keskin, boğucu (koku)

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır."

► kısık

Kullanımı;

"Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi."

Davranışları yavaş olan

Tipi / Türü;

mecaz

Sindirimi güç (yiyecek)

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Ağır bir yemek."

► ağır sıklet

Tipi / Türü;

isim spor

Kullanımı;

"Yıllarca ağırda güreşti."

Yavaş bir biçimde

Tipi / Türü;

zarf

Kullanımı;

"Cüneyt Bey sözlerini tartıyormuş gibi ağır söylüyordu."
 
ağır