ne demek? TDK Sözlük anlamı nedir?

38

Elde bulunan bir şeyi tutmaktan vazgeçip tutmaz olmak

Telaffuzu

:

Tipi / Türü;

-iFiil

İlişkili birleşik kelimeler;

"çekbırak"

Hecelenişi / Hecelemesi;

bı-rak-mak


Eldeki, sırttaki bir şeyi bir yere koymak

Tipi / Türü;

nesnesiz

Kullanımı;

"Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı."

Bir işi başka bir zamana ertelemek

Kullanımı;

"Gezmeyi haftaya bıraktık."

Bir şeyi bir yerde unutmuş olmak

Kullanımı;

"Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım?"

Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek

Kullanımı;

"Tencereyi öylece kirli bir biçimde bıraktım."

Geriye kalmasını sağlamak

Kullanımı;

"Paranın bir kısmını bırakırsan rahat edersin."

Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, onu görevlendirmek

Kullanımı;

"Cemal Paşa'da anlamadığı işi ehline bırakmak meziyeti vardı."

Birinin bir şeyi yapmasına engel olmamak

Tipi / Türü;

nesnesiz

Kullanımı;

"Bırak, burasını benim defterimden okuyayım."

► sarkıtmak

Kullanımı;

"Saçlarını omzuna bırakmış."

Ölen, ayrılan birinden iş, kişi, nesne vb. şeyler kalmak

Tipi / Türü;

nesnesiz

Kullanımı;

"Hayata gözlerini kaparken ardında yedi yaşında bir oğul, on iki yaşında bir kız bırakıyordu."

Bir alışkanlıktan veya bir işten vazgeçmek

Kullanımı;

"O da basket oynardı ama artık bıraktı."

Uğraşmaz olmak, artık uğraşmamak

Tipi / Türü;

nesnesiz

Kullanımı;

"Aliye, az önce haftalığını almıştı ve patronlarına işi bırakacağını, bırakmak zorunda olduğunu nasıl söyleyeceğini bir türlü bilemiyordu."

Bıyık veya sakal uzatmak

Tipi / Türü;

nesnesiz

Özgürlük vermek, hürriyetine kavuşmasını sağlamak

Tipi / Türü;

nesnesiz

Kullanımı;

"Bıraksam acaba beyaz bir çift güvercin gibi uçarlar mı?"

► boşamak

Kullanımı;

"Bıraktıkları zevcelerini yine canları isterse tekrar alabilirler."

Kötü bir durumda terk etmek

Koyup gitmek

Kullanımı;

"Mahalle arasındaki küçük dükkânını bırakarak karısını, şehrin başka bir tarafında bir eve yerleştirdi."

Sınıftan veya sınavdan geçirmemek

Kullanımı;

"Öğretmen üç tembel çocuğu bıraktı."

Bir malı pazarlık sonucu fiyat indirimine razı olarak satmak

Tipi / Türü;

-e

Kullanımı;

"Başkalarına on ikiye veriyoruz ama sana onar kuruştan bırakayım."

Bakılmak, korunmak için vermek

Tipi / Türü;

-e -i

Kullanımı;

"Eşyamı size bırakacağım."

Bir kimseyi beraberinde getirmemek veya götürmemek

Tipi / Türü;

nesnesiz

Kullanımı;

"Telgrafhanede bir zabit bırakarak işinin başına gitmesini rica ettim."

Sahiplik hakkını başkasına vermek

Tipi / Türü;

-e -i

Kullanımı;

"Bizim komşu bütün malını Kızılay'a bırakmış."

Yapışık olan bir şey yapışıklıktan kurtulmak

Tipi / Türü;

nesnesiz

Kullanımı;

"Islanan zemin kaplaması zamanla kendini bıraktı."

Bulunduğu veya dokunduğu yerde bir şey oluşturmak, meydana getirmek

Tipi / Türü;

nesnesiz

Kullanımı;

"İz bırakmak. Leke bırakmak."

► koymak

Bir şeyi başkasına iletilmek üzere vermek

Tipi / Türü;

nesnesiz

Kullanımı;

"Postacı bir şey bıraktı sana."

Bir şeyi bir kimse veya belli bir amaç için ayırmak

Tipi / Türü;

nesnesiz

Kullanımı;

"Kutuyu biraz öne ittirdi ve Simay'ın tutması için pay bıraktı."

► götürmek

Kullanımı;

"Savaş, sen eğlenmene bak, ben Buğra'yı eve bırakırım kardeşim."

Kâr getirmek, yarar sağlamak

Tipi / Türü;

nesnesiz

Kullanımı;

"Bu alışveriş bize fazla bir şey bırakmadı."

Birilerini koyuvermek, salıvermek

Kullanımı;

"Komiser tutukluyu bıraktı."

Bir yana itmek, önem vermemek

Kullanımı;

"Durum böyledir diye her işini bırakıp düşmanlar ne ederlerse etsinler biz durup bakalım mı?""Neden Boğaz’ı koruyacağız da bir vakitler seyran yeri olan Kasımpaşa’yı bırakacağız."

Kendi hâline terk etmek

Kullanımı;

"Aman beyim bana kıyma, benim de çoluk çocuğum var, mahvolurum ben, biz dost ve arkadaşız kölen olayım bırak şu adamı, diyordu."

Beraberinde bulunması gereken bir şeyi yanına almamak

Kullanımı;

"Kabanımı evde bıraktım."

Bir işi veya çalışmayı bitirmeden sona erdirmek

Kullanımı;

"Okumamı bırakarak dışarı çıkmamı istiyordu."

Bir şey yeni bir duruma dönüşmek

Kullanımı;

"Duruşmayı açıyorum demesiyle delikanlının yüzündeki güven dolu ifade yerini endişe ve korkuya bıraktı."

Geride … kalmasını sağlamış olmak

Kullanımı;

"On yıl süren savaş büyük bir yıkım bırakarak bazılarına zenginleşmek için yeni fırsatlar yarattı."

… durumda bulunmasına, … hâle gelmesine sebep olmak

Kullanımı;

"Kadını hamile bıraktı."

Ölüm sebebiyle kaybetmiş olmak

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"İki oğlumu Çanakkale’de bıraktım."
bırakmak