ne demek? TDK Sözlük anlamı nedir?

17

Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek

Telaffuzu

:

Tipi / Türü;

-iFiil

Kullanımı;

"O kötü hayaller, güzel düşünceleri bozmaz."

Hecelenişi / Hecelemesi;

boz-mak


Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak

Dokunmak, zarar vermek

Kullanımı;

"Kendisini ziyaret eden gazetecilere dedi ki İtalya’da yemekler midemi bozdu."

Geçersiz, hükümsüz bir duruma getirmek; nakzetmek

Kullanımı;

"Eğer nişanını bozduysa yazıklar olsun."

Büyük parayı küçük birimlere ayırmak

Kullanımı;

"Bir milyon lira bozar mısın?"

Bozguna uğratmak

Kullanımı;

"Düşman ordusunu bozmak."

Altını paraya çevirmek

Yabancı ülke parasını Türk parasına çevirmek

Bağ veya bostanın son ürününü toplamak

Kullanımı;

"Bostanı bozduk."

Bir kızın bekâretine zarar vermek

Biçimini ve kullanılışını değiştirmek

Kullanımı;

"Eskileri bozuyor; beni, çocuğu giydiriyor."

Altüst etmek, çıkmaza sokmak

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Tam biraz rahat edeceğim, işimi bozuyorsun."

Bir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak veya bir yalanını ortaya çıkararak küçük düşürmek

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Adamcağızı fena bozdunuz."

Aklını yitirecek derecede bir şeye düşkün olmak

Tipi / Türü;

-le mecaz

Kullanımı;

"Adamcağız politika ile bozmuş."

Kötü duruma getirmek

Tipi / Türü;

mecaz

Mahkeme itiraz yoluyla verilen kararı değiştirmek, yeniden yargılamanın önünü açmak

Tipi / Türü;

hukuk

Oruç, abdest vb.ni geçersiz duruma getirmek

Tipi / Türü;

din bilimi

Kullanımı;

"Fakat plancılar bütün bu aşağılık iftiralar ve küfürle dolayısıyla papaza kızıp oruç bozmayacak kadar olgun ve şuurlu idiler."
bozmak