ne demek? TDK Sözlük anlamı nedir?

11

Bir yere yaslanmak, kendini dayamak

Telaffuzu

:

Tipi / Türü;

-eFiil

Kullanımı;

"Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor."

Hecelenişi / Hecelemesi;

da-yan-mak


Temelde bir şeyle ilgili olmak

Kullanımı;

"Karşılıklı bilmece sormaya dayanan seyirlik oyunlar da vardır."

Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar görmemek; gitmek

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Bu gemi fırtınaya iyi dayanır."

Varmak, ulaşmak

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Bu haber ortalığa yayılır yayılmaz banknotlarını kapan bankaya dayanıyor."

Bütün gücünü kullanarak bir işi yapmak

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"İki genç, kırarcasına küreklere dayandılar."

Bir iş sonunda birinin veya bir şeyin üzerinde kalmak

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Bu proje sonunda bize dayanacak."

Birinden, bir şeyden güç almak, güvenmek; istinat etmek

Tipi / Türü;

mecaz

Kullanımı;

"Laikliği korumak için kanun kuvvetine mi, eğitim ve telkin kuvvetine mi dayanmalıyız?"

Uzun süre kullanılmaya uygun olmak

Tipi / Türü;

nesnesiz mecaz

Kullanımı;

"Bu kumaş çok dayandı."

Tutunmak, karşı durmak, karşı koymak; mukavemet etmek

Tipi / Türü;

nesnesiz mecaz

Kullanımı;

"Merkezde Akhisar'ın, Bergama'nın da henüz dayandığını öğrendiler."

Yetişmek, yeter olmak

Tipi / Türü;

nesnesiz

Güç bir duruma katlanmak; sabretmek, tahammül etmek

Tipi / Türü;

nesnesiz mecaz

Kullanımı;

"Kazılmış mezarın önüne geldiklerinde daha fazla dayanamayıp oracığa çöktü."
dayanmak