ne demek? TDK Sözlük anlamı nedir?

10

Tartıda ağırlığı az gelen; yeğni, ağır karşıtı

Telaffuzu

:

Tipi / Türü;

sıfat

Kökeni;

"Arapça ḫafīf"

Kullanımı;

"Mustafa Kemal meraklıdır; dükkânın içini görmek istiyor, giriyor, raflarda birtakım hafif eşya var."

Hecelenişi / Hecelemesi;

ha-fif


Güç veya yorucu olmayan, kolay olan

Kullanımı;

"Şöyle ne bileyim, kadınların yapabileceği işler arayın, hafif işler… Yoksa hademelik sizin gibi ince, hafif nahif kadınların kârı değil."

Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa olan

Kullanımı;

"Bu eserde eski konak ve köşk hayatının hesapsız, bilgisiz ve hafif insanlar elinde nasıl ve niçin yıkıldığı hikâye edilmek istenmiştir."

Miktarı az, sindirimi kolay (yiyecek)

Kullanımı;

"Onlar da akşam yemeğini pek hafif yerlerdi."

Kalınlığı veya yoğunluğu az olan

Kullanımı;

"Dışarıda yanan lambanın aydınlığıyla burası hafif bir karanlık içindeydi."

Etkisi az olan, sert karşıtı

Kullanımı;

"Hafif esen serin rüzgâr üşümesine neden olmuştu."

Önemli olmayan

Kullanımı;

"Bu takdirde en hafif ceza dahi, o cezaya çarptırılmış olanı, en büyük bir cezaya maruz kalmış gibi incitir."

Çok dik olmayan (sırt, yokuş)

Kullanımı;

"Hafif bir meyilden indik."

Gücü az olan, belli belirsiz olan

Kullanımı;

"Yaprakların hafif iniltisi içinde, çalılıklar arasından geçerek denizaltının demir attığı koya doğru yaklaşıyoruz."

Sıkıntısız, ferah, rahat olarak

Tipi / Türü;

zarf

Kullanımı;

"Kendimi bugün çok hafif hissediyorum."
hafif