bir şeyi edinme, yapma veya onunla uğraşma isteğine kapılmak, bir şeye eğilim duymak
Kullanımı;
"Bu adama, her gördüğüm vakit, merhamet ve korku ile karışık bir merak duyuyordum.""Miralay beyimiz, emekli olduktan sonra komisyonculuğa kalkan veya cins tavuk yetiştirmeye merak salan soydan değildir."