ne demek? TDK Sözlük anlamı nedir?

43

Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek

Telaffuzu

:

Tipi / Türü;

-e -iFiil

Kullanımı;

"Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı."

Hecelenişi / Hecelemesi;

çek-mek


Taşıtı bir yere bırakmak, koymak

► germek

Kullanımı;

"İpi çekmek."

İçine almak, emmek

Bir yerden başka bir yere taşımak

Kullanımı;

"Ekini tarladan çekmek."

Bir amaçla ortadan kaldırmak

Kullanımı;

"Piyasadaki parayı çekmek."

Üzerinde bulunan bir silahla saldırmak için davranmak

Kullanımı;

"Elindeki tabancayı tetiğine basmak için yeni çekivermiş gibiydi."

Atmak, vurmak

Kullanımı;

"Dayak çekmek. Şut çekmek."

Bir kimseyi veya bir şeyi geri almak

Güç durumlara dayanmak, katlanmak

Kullanımı;

"Yalnız bende meçhul bir hastalık vardı. Sekiz yaşından beri çekiyordum."

Tartıda ağırlığı olmak

Kullanımı;

"Tartsaydınız kırk, kırk beş kilodan fazla çekmezdi."

► döşemek

Kullanımı;

"Kablo çekmek."

Herhangi bir engel kurmak

Kullanımı;

"Derenin kış yaz kurumayan suları böğürtlen fidanlarını yükseltmiş, iki tarafa yemiş dolu bir koyu çit çekmiş."

Şans denemek amacıyla hazırlanmış kâğıtlardan birini almak

Kullanımı;

"Birisi niyet çeksin de biz de bir lokma bir şey yiyelim diye bekleşiyorlar."

İmbik yardımı ile elde etmek

Kullanımı;

"İspirto çekmek. Gül yağı çekmek."

Çizgi durumunda uzatmak

Aynısını yazmak veya çizmek

Kullanımı;

"Yazıyı temize çekmek. Kopya çekmek."

Tedavi amacıyla şişe, vantuz, sülük vb.ni uygulamak

Kullanımı;

"Bardak çekmek."

Bir yerden bir şeyi yukarı doğru almak

Görüntüyü bir aletle özel bir nesne üzerine kaydetmek

Kullanımı;

"Fotoğraf çekmek. Film çekmek."

Taşıma gücü olmak

Kullanımı;

"Bu araba 500 kilodan çok yük çekmez."

Bir şeyi öğütmek

Kullanımı;

"Kahve çekmek."

Protesto, poliçe, çek vb. düzenleyip yürürlüğe koymak

Hoşa gitmek, sarmak

Kaçan ilmeği örmek

Kullanımı;

"Çorap çekmek."

Masrafını karşılamak, ikramda bulunmak

Kullanımı;

"Beni Konya Lezzet Lokantasına götürdü, âlâ bir öğle yemeği çekti."

Bir duyguyu içinde yaşatmak

Kullanımı;

"Ona yanıyorum, onun hasretini çekiyorum."

Yürütmek, sürmek

Kullanımı;

"Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın."

Bir kimse ailesinden birine herhangi bir bakımdan benzemek

Tipi / Türü;

-e

Kullanımı;

"Yeğeninin ona çeken tek yanı yoktur."

Bir şeyin içyüzünü anlamak amacıyla bir kimseyi sıkıştırmak

Kullanımı;

"Sorguya çekmek."

Herhangi bir anlama almak

Tipi / Türü;

-e -i

Kullanımı;

"Bak, sözümü nereye çekti!"

Örtmek, giymek

Tipi / Türü;

-e -i

Kullanımı;

"Yorganınızı başınıza çeker ve uykunuza devam edersiniz."

Dişi hayvanı çiftleşmek için erkeğin yanına götürmek

Tipi / Türü;

-e -i

Yol, ay sürmek

Kullanımı;

"Sevmediğim ayların çoğu otuz bir çeker, uzundur."

Daralıp kısalmak

Tipi / Türü;

nesnesiz

Kullanımı;

"Kumaşı yıkayınca çekti."

Bir şeyi asmak

Kullanımı;

"Açıkta durduk. Demir attık. Kayığa tehlike bayrakları çektik."

Boya, badana vb. sürmek

Bir şey yollamak

Kullanımı;

"Çektikleri telgrafı babasıyla annesi, bakalım, alabilecekler mi?"

Bir şeyi emip dışarıya çıkarmak

Kullanımı;

"Tulumba, suyu iyi çekiyor. Baca iyi çekiyor."

Hamur vb. iyice pişmiş duruma gelmek

Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisine yaklaşmaya zorlamak, itmek karşıtı

Tipi / Türü;

fizik

Vericiden gelen dalgaları algılayarak televizyon, radyo, telefon vb. aygıtlarla bağlantı kurmak

Tipi / Türü;

teknik

İçki içmek

Tipi / Türü;

argo

Kullanımı;

"Çok kimse rakısını bağında çekiyordu."
çekmek