ne demek? TDK Sözlük anlamı nedir?

22

Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak

Telaffuzu

:

Tipi / Türü;

-denFiil

Hecelenişi / Hecelemesi;

çı-kar-mak


Sonunu getirmek

Tipi / Türü;

-i

Kullanımı;

"Hacı Bey, ayazın tükürük dondurduğu bir gün, yakacak sıkıntısından konuşulurken, ‘Eee Ali Emmi, biz bu kışı zor çıkarırız' demişti de..."

Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek

Tipi / Türü;

-i

Kullanımı;

"Nereden geliyordu, akşam olunca hangi yöne gidiyordu, bir türlü çıkaramadım."

Bulmak, ortaya koymak

Tipi / Türü;

-i

Kullanımı;

"Sultanahmet Camisi'nde vaaz veren hocanın bile yanlışını çıkarmış..."

► anımsamak

Tipi / Türü;

-i

Kullanımı;

"Adamı nereden tanıdığımı tam olarak çıkarmaya çalıştım."

Öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmek

Tipi / Türü;

-i -den

Kullanımı;

"Şimdilik bana karşı çok efendice davranıyor, beni rahat bırakıyor ama yarın ve daha sonra bu sabrının acısını benden çıkarmak istemeyecek mi?"

Sağlamak, elde etmek

Tipi / Türü;

-i -den

Kullanımı;

"Allah adama kuvvet verirse rızkını taştan çıkarır."

Gibi göstermek, bir davranış yüklemek

Tipi / Türü;

-i nesnesiz

Kullanımı;

"İçine kapanık, uysal, karşılaştığı sevindirici olayları başkalarının iyiliğiyle açıklayıp ters giden her işte kendini suçlu çıkaran bir insandı."

► kusmak

Tipi / Türü;

-i

Kullanımı;

"Sonunda dayanamayıp o gece ne yediyse çıkardı."

İlgisini keserek uzaklaştırmak

Giysi, ayakkabı vb.ni vücuttan ayırmak, soymak

Tipi / Türü;

-i

Kullanımı;

"İhtiyar hatun, onun ayakkabılarını ve ceketini çıkarıp çekilip gitmişti."

► yayımlamak

Tipi / Türü;

-i

Kullanımı;

"Gençlerin tenkitlerini gördü, yeni çıkardıkları edebiyat tarihlerini karıştırdı."

Bir şeyi temizlemek

Tipi / Türü;

-i

Kullanımı;

"Üstünde kahverengi bir sandık lekesi vardı. ‘Bu leke çıkar mı?’ diye sordum gömleği satan ihtiyar kadına."

Ortaya koymak

Tipi / Türü;

nesnesiz

Kullanımı;

"İşin aslı, bu hikâyenin çok daha ötesinde iyi bir iş çıkardım."

İkram etmek

Tipi / Türü;

-e nesnesiz

Kullanımı;

"Konuklara çerez çıkardı."

► göstermek

Tipi / Türü;

-e -i

Kullanımı;

"Sosyeteye bir ustabaşıyı kocam diye çıkaracaksın."

Bir müzik parçasını notalarıyla çalmak

Tipi / Türü;

-i -le

Kullanımı;

"Yeni öğrendiği bir tangoyu piyanoda tek parmakla çıkarmaya çalışan İlhami..."

► boşaltmak

Tipi / Türü;

nesnesiz

Kullanımı;

"Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik."

Resim yapmak

Tipi / Türü;

nesnesiz

Fotoğraf çektirmek

Tipi / Türü;

nesnesiz

Bir şeyi açık etmek

Tipi / Türü;

-i mecaz

Kullanımı;

"Bu dedikoduyu ortaya mutlak bizim arkadaş çıkarmıştır."

Bir sayıyı başka bir sayı kadar eksiltmek; tarh etmek

Tipi / Türü;

-i -den matematik
çıkarmak